Bir haftaya yakın bir süredir hepimizin gündeminin ilk sırasına oturan ve dünya kamuoyunun da dikkatlerini üzerine çeken İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırısını dikkatle takip ettiğinizi biliyorum.
Bu konu ile ilgili olarak duygularımı; duygularını dile getirmeye çalışan her Müslüman gibi, yazmaktan başka, elle tutulur bir şey yapamamanın mahcubiyeti içerisinde dile getiriyorum. Oysa ellerimiz böğrümüzde kadınlar gibi ağlamaktan başka şeyler de yapabilmemiz gerekliydi, ümmeti Muhammedin izzetini muhafaza etmiş bu aziz milletin anısına.
Hasan Nasrallah’ın da ifade ettiği daha ciddi tepkiler göstermesi için Müslüman halklar kendi hükümetlerini zorda bırakabilecek potansiyelini göstermeliydi ve göstermelidir.
Şayet bu iş hükümetlerin inisiyatifine terk edilecek olursa birkaç yıllık menfaatlerini göz önünde bulundurmaktan başka bir şey yapamayan hükümetlerin ciddi bir tepkiyi ortaya koyamayacakları kesindir. Zira hepimizin de bildiği gibi devletlerin ve hükümetlerinin ilişkileri hak odaklı değil menfaat odaklıdır.
Bundan dolayı Erdoğan’ın tepkileri cılız bir tepki olmaktan öteye geçmiyor. Oysa İsrail Başbakanı Ehud Olmert’in Türkiye’ye yaptığı sözde veda ziyaretinde İsmail Heniyye Başbakan Erdoğan’ı aramış ve ambargonun kalkması ve saldırıların durması için Olmert’e baskı yapılmasını istemişti. Zira çok önceden İsrail basını büyük çaplı bir operasyon için hazırlık yapıldığını duyurmuştu. Hatta önemli bazı kaynaklara göre İsrail bu operasyona ateşkes anlaşmasından önce karar vermiş ve ateşkes süresini de istihbari bilgi toplamak için kullanmıştı. Atılan birkaç tane kassam füzesinin gerekçe olarak gösterilmesinin ise bahaneden öteye geçmediğini bilmeyen yok. Bunu bilmeyen yok da kalplerine Siyonizm sevgisi ile İslam düşmanlığı iksirinin içirildiği mahluklar var.
İşte şayet Erdoğan İsmail Heniyye’nin bu uyarısını dikkate alabilseydi, evet, belki bu operasyonu durduramazdı; ama en azından İsrail bu kadar pervasız davranmazdı.
Hangi yetkili, ne açıklama yaparsa yapsın, bu saldırının en büyük sorumlusu başta Mısır olmak üzere İsrail’e sessiz kalmanın ötesinde Hamas’a karşı İsrail’in yanında yer alan Arap ülkeleri ile ciddi anlamda bir tepki ortaya koyamayan Türkiye’dir.
Ülkelerinin âli(!) menfaatlerini göz önünde bulundurarak sessiz kalmayı ya da cılız bir tepki ile yetinenlere diyeceğim şu ki; tarih bu davranışlarınızı hiçbir zaman hayırla yad etmeyecek ve torunlarınız sizinle, sizin bu davranışınızla gurur duymayacaktır. Onların sizden dolayı düşmanları önünde başları dik olmayacak ve belki de sizi lanetleyerek anacaklardır.
Ülkenizin ve de halklarınızın ali menfaatlerini birkaç günlük politik hesaplar içine hapsedenler, insanlığın vicdanında mahkum olmaya müstahaktır.
Elleri sonuna kadar mazlum Müslüman halkların kanına bulanmış, eli kanlı terörist Siyonistlere de diyecek bir çift lafımız olur elbette.
Sizin atalarınız size bir şey bırakmadı. Şu an üzerinde cirit attığınız devleti atalarınızdan miras olarak almadınız. Eğer böyle kabul ederseniz yanılırsınız. Bu devlet, sizi ileri karakol olarak kullanan emperyalist devletler tarafından önünüze atılmış bir kemikti.
Sizi te’min ediyorum! Atalarınız nasıl size bir şey bırakmadıysa siz de kendi çocuklarınıza hiçbir şey ama hiçbir şey bırakamayacaksınız.
Her Müslüman fert gibi ben de Filistin halkının tüm mağduriyetine rağmen, yalnız bırakılmışlığına rağmen muzaffer olacağına yürekten inanıyor ve böyle olması için Allah’tan tazarruda bulunuyorum. Aksi halde ümmeti muhammedin izzetinin ve şerefinin felaketi olacak.
M. Zeki Ergin/ doğruhaber
alıntı