İnsan ne zaman özgürdür? Çok parası olduğunda mı, yoksa ahlakı olduğunda mı? Para ile her şeyi yapabilir miyiz? Öyle görünüyor. İstediğiniz yere tatile gidebilirsiniz.
İstediğiniz arabayı alabilirsiniz. İstediğiniz eşyalara sahip olabilirsiniz. İstediğiniz kadar eğlenebilirsiniz. Okula bile gitmeye gerek kalmaz gibi görünüyor. Bana sorarsanız sadece böyle görünüyor. Özgürlük seçeneklere ulaşabilme imkânına sahip olmaktır. Para bizi hayattaki seçeneklere ulaştırır gibi görünüyor; ama ahlak olmadığı zaman dünyanın tüm parası sizin olsa özgür olamazsınız. Bu bir ikilem gibi görünüyor.
Ahlak birçokları için sınırlayıcı bir olgu gibi görünüyor. Tam tersine, ahlak insanı bu dünyada en çok özgürleştiren olgu olarak kabul edilebilir. Örneğin, borç alarak parasal varlığını artıran ve bunları ödememek için formüller geliştiren bir insan düşünelim. Ödeyebileceği halde borçlarını ödemeyen bu insan, borcunu ödemediği insanların önüne çıkma özgürlüğünü kaybetmiş demektir. Basit bir örnekle, mahalleden borç aldığınız ve borcunuzu ödemediğiniz bir komşunuzun evine gitme özgürlüğünü kaybedersiniz. Yeterince çalışmadan, konuları öğrenmeden, kopya çekerek derslerini geçen bir öğrenci düşünelim. Diyelim ki söz konusu ders İngilizce olsun. Bu öğrenci ahlaklı bir birey gibi davranmadan elde ettiği sınıf geçme hakkı sonucunda, İngilizce okuma, konuşma ve yazma özgürlüğünü kaybetmiştir. Çünkü dili öğrenememiştir. Bir genç eğer ahlaklı, kendine hakim değilse ve bu ailesi tarafından onaylanmamışsa, gece geç dönme ya da tek başına tatile çıkma özgürlüğünü kaybeder. Bir polis memuru düşünelim. Polis memurunun ahlaklı olması demek, ilk olarak meslek unvanı gereği, kural ve kanunlara diğer insanlardan daha fazla uyan bir memur demektir. Ancak kanunsuz ya da kurallara uygun olmayan şekilde davranan bir polis, itibar görme özgürlüğünü kaybedecektir. Örneğin, bir polis memuru rüşvet almaz; tam aksine rüşvetle iş görenleri yakalar. Ama ahlaksız davranıp rüşvet alacaksa, onun rüşvet aldığını bilenler, onu bir polis memuru olarak saymayacaklardır. Bu tespit edilirse polis memuru olarak çalışma özgürlüğünü de kaybeder.
Çok zengin bir işadamı çalışanlarına hak ettikleri maaşı vermiyorsa, onları fazla çalıştırıyorsa, ahlaklı davranmadığı söylenebilir. Bu durumda çalışanlarından ellerinden gelenin en iyisini isteme özgürlüğü giderek azalır. Çalışanlar böyle bir patrona gönüllü olarak değil, zorunluluktan hizmet ederler. Ellerinden gelenin en iyisini değil, işlerini kerhen yaparlar. Tartı sırasında çalan bir kasap ya da bakkal, yeni müşteri kazanma özgürlüklerini günden güne kaybederler. Halbuki ahlaklı bir kasap ya da bakkal, doğru tartarak ürünlerini satıyorlarsa, sürekli olarak yeni müşteri kazanma özgürlüğüne sahiptirler.
Ahlaklı bir insan olmanın insanı özgürleştirdiğine ilişkin bu örnekler sizi ikna edemediyse, Bir zamanlar Türkiye'nin en zengin insanlarından birkaçını düşünelim. Cavit Çağlar ve Uzan Ailesi'nin bazı mensupları, kanunlar çerçevesinde ahlaklı davranmadıkları gerekçesiyle hapis cezası talebiyle yargılanıyorlar. Bazı başkaları doğdukları vatana, evlerine bile dönemiyorlar.
Ahlaklı olmayan insanlar özellikle de rahat uyuma özgürlüklerini kaybediyor. Yalan söyleyerek ya da kendi meslek unvanlarının gereklerini yapmayarak ya da başka insanların paralarını zimmetlerine geçirerek ya da toplumun ya da dinin ahlaksız olarak tanımladığı davranışları yapanlar birçok sorun yaşamaya başladıklarından geceleri rahatça uykuya dalma özgürlüklerini kaybediyor.
Ahlaklı iseniz, cebinizde paranız olsun olmasın fevkalade özgür olduğunuzu söyleyebilirim. İstediğiniz yere gitmekte, ama en güzeli rahatça uykuya dalabilmekte…
melih arat