suskunlar fankolik TECRÜBELİ ÜYE
Mesaj Sayısı : 717 Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Piramitlerin Sakladıkları Sır C.tesi Ocak 03, 2009 6:32 am | |
| Kahire'nin 250 km. doğusunda Gize'de dünyanın en esrarlı yapıları olan piramitler 5.000 yıldan beri sırlarını muhafaza ediyorlar. İlk çağlardan beri dünyanın yedi hârikasından birisi sayılan piramitler yalnız mîmârî açıdan değil, yapılış gâyeleri ve biçimleriyle de dikkatleri çekmeye devam ediyorlar. Yapanlar, yaklaşık 57.000 m2 lik bir sahada her birisi 54 ton gelen büyük kireçtaşı bloklarının, üstelik aralarında yarım mm lik bir açıklık bile bırakmadan üst üste koyarlarken acaba ne düşünmüşlerdi? Bu mevzuda şimdiye kadar pek çok şey yazılıp söylendi. Ancak hâlâ piramitlerin üstlerini örten esrar perdesi aralanamadı. Bu yazıda mevzûya değişik bir bakış açısı getirilecektir. 38° C sıcakta bunalmış ve üstelikte yolunu şaşırmıştı Mösyö Bovis. Meraklı bir Fransız turisti olmaktan öte meziyeti yoktu. Keops piramidinin içinde şaşkın şaşkın bir oraya bir buraya gidip gelirken yolda, rastgele ölü kediler gördü. Herhalde bunlar da onun gibi yollarını şaşırıp ölmüşlerdi. Ancak kedilerin tuhaf bir halleri vardı. Rutubet ve sıcağa rağmen hiç de kokmuş ve çürümüşe benzemiyorlardı. Ortalıkta ne bir leş kokusu ne de rüzgâr vardı. O halde hayvanları böyle mumyalaşmış gibi tutan sebeb ne idi? İnatçı ve meraklı karakteri Mösyö Bovis'e şu soruyu sordurdu! Acaba, Firavunların cesedlerinin bozulmaması için piramitlerin biçimleri bir nevi garanti mi oluyordu? Bu şaşırtıcı soruya cevab bulmak için Paris'e döndüğünde Keops Piramidinin küçük bir modelini yaptı. Yönünü kuzey-güney doğrultusuna göre ayarladıktan sonra içine tabandan tepeye kadar olan yüksekliğin 1/3'ü uzaklığındaki noktaya ölü bir kedi yavrusu koydu. Bir, iki, beş gün derken İnanılması güç bir olay cereyan ediyordu. Günler geçmesine rağmen kedi yavrusunda ne bir kokma ve bozulma ne de çürüme emaresi yokdu. Sanki mumyalanmıştı. Denemelerine büyük bir merakla devam ediyordu. Şimdi çabuk bozulan organik materyallerle çalışmaya başlamıştı. Et, süt, balık, yoğurt, yumurta gibi gıdalar piramidin içine girince "konserve" oluyorlardı. Sonunda şu neticeye vardı: Piramidin içindeki boşluğun biçimiyle, bu boşlukta oluşan fiziko-kimyasal ve biyolojik olaylar arasında bir alâka mevcuttu. Meselâ: Biçim teşekkülü, yoğurdun mayalanma müddetini hızlandırmakta ve bîr katalizör vazifesi görmekte idi. Bu araştırmanın raporları yayınlandığı halde o yıllarda pek dikkat çekmeden bir köşede kalmışdı. Prag'lı mühendis Karel Drbal'ın harekete geçmesine kadar. Genç elektronikçi askerde iken arkadaşlarının birbirlerine sık yaptıkları bir şakayı şimdi daha iyi hatırlıyordu. Gizlice ay ışığına bırakılan traş bıçakları pencere kenarında polorize ışığın tek yönlü titreşmesinden dolayı keskinliğini kaybediyor ve köreliyordu. Piramitlerde de böylesine bir güç saklı olamaz mıydı? Derhal, Zenit marka bir traş bıçağı alıp piramit modelinin altına yerleştirdi. Netice fevkalâde idi. Aynı bıçakla beş kez, üstelik her defasında da sanki yeniymiş gibi traş olabiliyordu. Değişik markalar da aynı neticeyi verdi. Elli hatta altmış defa kullanıldıkları halde körelmeyen traş bıçaklarına sahipti artık. Demek ki, piramidin içindeki alan, kristallerin orjinal şekillerine dönmelerini mümkün kılıyordu. 1959'da müracaat ederek 91/304 numarayla piramit şeklindeki traş bıçağı bileyicisinin patentini aldı. Artık, meseleye bu yönüyle bakanlar çoğalmışdı. Prof. L. Turanne, "Ondes des Formes" adlı kitabında dairelerin, yan dairelerin ve piramitlerin Güneş ve kâinattaki değişik enerji nevileri için farklı tipte çalışan rezanatörler olduklarını yazıyordu.
Hayatlarının büyük kısmını kutu biçimindeki evler, apartmanlar, yarıküre biçiminde arabalarda geçirmekde olan insanlık, acaba bundan ne derece istifade edebilecekdi? Bu soruyu Kanada'da Sascay Chevan'lı mimarlar şizofrenik hastalar için piramidimsi odalar ve koridorlarla dolu bir hastahane inşâ ederek cevapladılar. Bu hastahanenin şekli, içindeki hastaların daha çabuk iyileşmesine katkıda bulunuyordu. Günümüzde bitkilerin büyümesi, besinlerin muhafazası ve artık suların temizlenmesinde piramitler birer kozmik jenaratör vazifesi göre bilecekler mi? Ayn Şems Üniversitesinden bir gurup bilim adamı 1968 yılında 1.000.000 dolarlık bir projeyle Kefren piramitini röntgen ışınlarından geçirmeyi denediler. Kalabalık bir ekip kuruldu. Uzay Çağının en gelişmiş cihazları kullanılarak piramitin her köşesinden mağnetik teyp kayıtları yapıldı. 1969 Şubatında yeni bir yardımcı daha geldi. Son sistem IBM-1130 kompitürü.. İlim adamları kendilerine has yorulmak bilmez bir gayretle çalışıyorlardı. Nihayet, Temmuzda ekip şefi Dr. Gohet ilk açıklamasını "The Times of London"a yaptı: "Piramitin içinde bildiğimiz bütün fizik ve elektronik kanunları alt-üst oluyor." Herşey ilim adamlarının gözleri önünde cereyan ediyordu. Muhabir John Tnstall, Dr. Gohet'e şu suali yöneltti: "Bugünkü anlayışımızın dışında bir gücün varlığı mı sözkonusu?.." "Ya piramitin geometrisinde muazzam bir yanlışlık var; ya da başka bir esrar. Yalnız şurası muhakkak ki, piramitin içinde bildiğimiz kanunları alt-üst eden sebebi hâlâ bulamadık."
Cumhur ERTEN | |
|
_e_s_r_a_ Admin
Mesaj Sayısı : 1434 Doğum tarihi : 14/08/89 Kayıt tarihi : 05/09/08
| Konu: Geri: Piramitlerin Sakladıkları Sır C.tesi Ocak 03, 2009 10:00 am | |
| | |
|
\'\--ŞEYM@--\' Süper Moderatör
Mesaj Sayısı : 1939 Nerden : DADAŞLAR DİYARINDAN Kayıt tarihi : 05/12/08
| Konu: Geri: Piramitlerin Sakladıkları Sır C.tesi Ocak 17, 2009 6:54 pm | |
| sunum için sğol güzel olmuş | |
|