Dalıp sokaklar derin bir uykuya
Ölse kaldırımların kara sevdalı eşi.
Gurbet; bir asker ocağı gibidir. Her türlü insanı bulabilirsiniz orada. Askerler, öğrenciler, köylüler… Herkes bir başka sebeple gider gurbete. Kimisi para, kimisi ilim, kimisi de…
Bugüne kadar gurbeti hep suçladılar. Sanki ayrılıkların sebebiymiş gibi. Fakat hiçte öyle değildir. Tam tersine gurbet garip kuşa yuva, gurbetçiye de ana kucağıdır.
“Gurbet öğretir insana, insan olmayı. Kimseye bağlı kalmaksızın yaşamayı. Beklide bir üvey anne gibidir; çetin ve sert. Fakat buna rağmen küsmemem gerekir ona. Çünkü, dünyada olmaktan zaten gurbette değimliyiz?
Dünyada gurbet diye bir kavramın varlığına inanmıyorum. Ve inananlara soruyorum;
“Gurbette, evinizi, annenizi, babanızı, belki başka özlüyorsunuz. Bu yüzden gurbetteyim” diyorsunuz. Peki evinize barkınıza gittiğiniz zaman veya özlediğiniz şeye kavuştuğunuz zaman, tekrar başka şeylere özlem duymuyor musunuz ?
İşte bitmek tükenmek bilmeyen bu özlemler trenine binen insan için her yer gurbet, ve biz bu trene ömür diyoruz.
Geçiçi şeyler için gurbet için ise…Korkmayın, bir gün gelir kavuşursunuz..
Eğer sizde benim gibi kendinizi sonsuz bir gurbette hissediyorsanız, size çözümü N.Fazıl’ın dörtlüğüyle anlatayım.
Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Alsa bu soğuk taşlar, alnımdaki ateşi.
Dalıp, sokaklar kadar derin bir uykuya,
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi..
M. Oğuz Bayraktar