yusuf tarik Moderatör
Mesaj Sayısı : 437 Kayıt tarihi : 27/03/09
| Konu: Vazife aşkı... Paz Ekim 11, 2009 6:58 am | |
| Vazife aşkı... İhtiyarlık yolun sonunu gösteriyor. Her canlı ölümü tadacaktır. İhtiyarlık o ölümü bize daha da yaklaştırıyor. İhtiyarlık başlı başına bir hastalıktır; tedavisi olmayan bir hastalık... İnsan, enerjisini yitirmiş, beli bükülmüş, gözleri kararmış olarak hayata devam ederken, gençlik yıllarında güzel hazırlıklar yapmışsa, aynı güzellikleri devam ettirir ihtiyarlayınca... | Bediüzzaman şöyle buyuruyor: "Der tarık-ı acz-i mendi lazım amed çar çiz; acz-i mutlak, fakr-ı mutlak, şevk-i mutlak, şükr-ü mutlak ey aziz!.." Yani, "Ben aciz, siz acizlere yolumu şöyle çizerim; acz-i mutlak, fakr-ı mutlak, Allah'a karşı aczinizi fakrınızı bilin. Şevk-i mutlak, her durumda çalışın. Şükr-ü mutlak, her halinize şükredin." Bediüzzaman 80 yaşındayken, dağın tepesinde ağacın üstüne çıkmış, oturmuş, Risale-i Nurları okuyor, tashih ediyordu. Yani "ihtiyarladım, hastalandım, çalışamam" yok!.. Ömer Nasuhi Bilmen Hazretleri hastalanmıştı. Onu ziyarete gittim. Yere serili bir yatağın üzerinde yorganı sırtına almış, hocam oturuyor... Klasik bir soru, "nasılsınız" diye sordum. Buyurdu ki, "Şu tefsiri bitirip ölmeyi diliyorum Allah'tan..." Gerçekten Allah onun duasını kabul etti. On ciltlik tefsirini tamamladı ve vefat etti. Mehmet Zahit Kotku Hazretleri, Zeyrek'te otururdu, biz akın akın oraya giderdik. Onun huzurunda oturmak bize şevk verirdi. "Tövbe edin, 'Allah' deyin." derdi. Acayip bir şeydi onun hayatı... Günahların sel gibi aktığı bir devirde o, büyük bir kaya gibi, günah selinin önüne geçti, gelen çöplükler o kayada yeşerdi... Gezmek yok, tozmak yok, maaş yok, para yok. Kapıdan çıkınca hemen öldürülebilirdi amma o onlarla alâkadar olmazdı. Teslim olmuştu, ne olursa olsun... Rahmetli Hulusi Yahyagil ağabey... 1928 Dersim hareketinde bölük komutanıydı. Demek ki yaşı 91, 92'ydi ben gördüğümde. Yürüyemiyordu. Onu kucaklar derse götürürlerdi. Ders bitince yine kucaklar eve getirirlerdi. Sorulan sorulara cevap verir, ilmi konuları açıklardı. Hulusi ağabey, içimizde bir abide gibi dururdu. Yaşar Tunagür hocam; Allah rahmet eylesin, ömrünün sonuna kadar aklını ve kültürünü İslam'a hizmette kullandı. Kısacası hayatını İslam'a vakfetti. Demek ki bir insanın tahsili ne olursa olsun, o şahıs İslamiyet'i öğrenip anlayabilir. Ben kendimi onun talebesi kabul ederdim. Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi onca hastalığına rağmen talebelerine anlatmaya devam ediyor. Kaç defa görmüşümdür, çalışma odasından camiye, arkadaşların iki koluna girip tutmasıyla gelebilirdi. Hocaefendi'nin şekeri had safhada, fakat sohbete devam. Benim şu anda Allah'tan istediğim, yürüyebilmek. Su gibi, hava gibi hareket etmeye çok muhtacım. Sağlıklı günlerimde işten eve yürüyerek gidip gelirdim. O günlerime hasretim şimdi... Durgun sular kurtlanır. Uçağın motoru durursa uçak düşer. İnsan da idealinde yürümezse, ölü gibi olur.
| 10 Ekim 2009, Cumartesi hekimoğlu ismail |
| |
|
*birgül* Moderatör
Mesaj Sayısı : 448 Doğum tarihi : 24/05/94 Nerden : Yalan Dünya'nın herhangi bir yerinden:) Lakap : Kömür gözlü ;) :) Kayıt tarihi : 27/07/09
| Konu: Geri: Vazife aşkı... Paz Ekim 11, 2009 8:49 am | |
| Yani "ihtiyarladım, hastalandım, çalışamam" yok!.. Alkış çok doğru bir söz.Ama maalesef artık insanlarımızın birçoğu daha ihtiyarlamadan tembelliğe başlamışlar.Rabbim bizi tembellikten muhafaza etsin inşallah paylaşım için teşekkürler | |
|
beyazgelincik TECRÜBELİ ÜYE
Mesaj Sayısı : 1287 Doğum tarihi : 09/10/86 Nerden : | SıFıR MeRkEz | Lakap : _-'('-_°_-'('-__-')'-_°_-')'-_ozankolik Kayıt tarihi : 28/03/09
| Konu: Geri: Vazife aşkı... Paz Ekim 11, 2009 9:46 am | |
| bak bana birgül yaşlandığım halde çalışıyorum hiç halimden şikayet etmiyorum demii offf bıktım işten güçten hizmet etmekten offf yeter beeeeeee..bende insanım:)
güzel tşkler... :lol!: | |
|