http://yavuzusluer.blogspot.com/2008_01_07_archive.htmlBazen hayatı öylesine boşlamak, boşlamak ve boşlamak istiyorum ki anlatamam.
Ama hayattan beklenti içerisinde olmak ve hâlâ içinde bir yerlerde yenmeyi başaramadığın umudun, yapmak istediklerine engel oluyor.
Aslında tam olarak ne yapmak istediğimi dahi bilmiyorum.
Bazen aşk-meşk, boş işler deyip sıyrılmak istiyorum ama yapamıyorum.
Bazen kendi kabuğuma çekilip öylesine yaşayayım ve sonunda ne olacaksa olsun diyorum ama yine yapamıyorum.
Depresif duruma girmek; ama girmemek istiyorum.
Hayatı boşlamak; ama boşlamamak istiyorum.
Hayata sarılmak; ama sarılmamak istiyorum.
Nasıl bir girdabın içindeyim, bunu bir türlü çözemiyorum.
Bizlere yardımcı olmaya çalışan psikolog ve psikiyatristlerin hiç mi derdi, kasaveti yok anlamıyorum.
Bir şeyleri çözdüklerine inanmakla birlikte sosyal anlamda ve duygusal dünyamıza ilişkin her türlü sorunu anlayabildiklerine ve çözebileceklerine inanmıyorum.
Aslında her şeyi bir kenara bırakıp hayata en kestirme yerinden başlamak gerekiyor ama maalesef bunu yapmak hiç de kolay değil.
Sanırım bu durumda yapabileceğimiz en kolay ve kaçılası yol hayallerimize ve hatıralarımıza sığınmak olacaktır.
Fakat bunu yapmak istemiyorum.
Çünkü hayallere ulaşamamak insanı incitiyor, hatıralara hiç mi hiç sarılmak istemiyorum; zira bir daha yaşama şansım olmadığından bu, insanı daha da incitiyor.
Keşke bir sabah kalktığımda sevdiklerim beni yatağımda ölü bulsalar diye düşündüğüm çok olmuştur.
Sanırım bu durum ruhsal durumumun pek iyi olmadığının bir alameti olsa gerek.
Temizliği sevmiyorum ama temiz olmak hoşuma gidiyor.
Oturup düşünmeyi sevmiyorum ama düşünmeden yapamıyorum.
Maalesef beyin hücrelerim istemim dışında çalıştığı için önüne geçmek mümkün olmuyor.
Rüyalarım karma karışık durumda.
Öte yandan yine de hayatın şükredilesi yanlarını görmeye çalışıyorum ama ne kadar başarılı ya da başarısız olduğumu bilmiyorum ama aslında biliyorum.
Hayatta her şeyden kaçmak istiyorum belki de ama cesaret gösteremediğim için başaramıyorum.
Her insan istediği yerde, istediği koşullar içinde, istediği kişi ya da kişilerle yaşamak arzusu içindedir.
Ben de bunu istiyorum ama kader sanırım benim isteklerim karşısında kulaklarını tıkamış durumda.
Ya da yeterince iyi bir insan olmadığım için kaderin kulaklarını belki de ben tıkamışımdır, kim bilir?
Sahte gülücüklerden sıkıldım, yalancı bakışlar artık beni daha da incitiyor, sigaramın dumanı artık havaya dağılırken dertlerimi eskisi gibi alıp götürmüyor, manevi duygulara sarılmak yerine kendimi iki yüzlü hissettiğimden onlardan daha da kaçmayı yeğliyorum.
Acaba ben bir yerlerde hata mı yapıyorum diye sızlanmak istemiyorum, çünkü hatalı olduğumu biliyorum, insan suretli bir varlık olduğumu düşünmeye başladım ama böyle düşünüyor olmam biliyorum ki, beni mesul olmaktan kurtarmayacak, insanlık vazifelerimi bir kenara atma lüksünü bana bahşetmeyecek.
Mahşerde keşke insan değil de mesuliyet sahibi olmayan başka bir nesne ya da canlı olsaydım diyeceğiz ama çok geç olacak.
Sanırım ben bunu şimdiden demeye başladım bile.
Belki de çok geç olmadan hayata adam gibi bir yerden başlamam gerekiyor ama neresinden başlamam gerektiğini hala çözebilmiş değilim.
İnsanlar karşısında sanki hiçbir şey yokmuş gibi davranmak o kadar zor oluyor ki anlatamam.
Özellikle sevdiğin insanlar karşısında bu daha da zor oluyor, insanı incitiyor.
Bir de sevdiğin insanların senin karşında hiçbir şey yokmuş gibi davranmaları ve her şeyden önemlisi bunu sezinlemelerine rağmen bir şey diyememek çok zor oluyor.
Sanırım şu dönemlerde dürüstlük kavramı, her zamankinden daha da bir önem kazanıyor.
Aslına bakılırsa ben hayata karşı insanlardan beklediğimin ötesinde dürüst olmaya çalıştım ama belki de özümde bunu sindirmekte zorlandığım için şu sıralar bunun sıkıntısını çekiyorum.
Gerçi dürüst olunmaya çalışılmaz zaten olunur.
Çünkü iyi duygular peşinde koşmak yerine onları, özümseyebilmek insanı daha rahat kılıyor.
Fakat iki yüzlülüğün zirvesine çıkıldığı şu dönemlerde bunu başarmak hiç de kolay olmuyor.
Ne bileyim, belki ben de başkaları gözünde farklı bir ikiyüzlüyümdür.
Öyle işte…
03.08.2007 Avukat YAVUZ USLUER (suntime35)