Ağlamak istiyorum anne! bir çocuk gibi. Rahatlamak istiyorum yaşlarım boşalsın istiyorum
, gözlerimden durmaksızın. Bunca geçen zamana ağlamak istiyorum bunca zamandır görüp de yapamadıklarıma.
Su gibi avucumda akan zamana ağlayarak istiyorum anne, ağlamak ağlamak ve ağlamak
Senin için ağlamak istiyorum anne. Ruhundaki ıztırabı bir parça kalbimde duydukça biçare çırpınıyor
ve yapabildiğim tek şeyi yapıyorum: Ağlamak. Bunları yazarak hep hayalimde sen varsın.
0 ıztırap dolu sinen canlanıyor özümü önünde şefkatle bakan gözlerin.
İnan gözyaşlarımı tutamıyorum, söz dinlemiyorlar ve sana doğru süzülüyorlar.
Bırakıyorum sana gelsinler yıllardır yanan ciğerini söndürürler belki. Ne olurdu şimdi yanımda olsaydın doyasıya öpüp koklasaydım seni. Sımsıcak kollarında sevildiğimi hatırlasaydım.
Yıllardır arayıp bulamadığım şefkatin hazzını duysaydım tüm bedenimde.
Saçlarımı okşasaydın, o yumuşacık ellerinle. Derin hülyalara dalsaydım sevgim adına, bir daha uyanmamacasına...
Ama şimdi dağlar var aramızda yollar ve uçurumlar Sana ulaşmak o kadar zor ki...
Ne olur affet beni anne! hakkım yok seni üzmeye. Ama sabret anne, davam için sabret.
Yansın O’nun için ciğerin biraz daha dayan.
Elbet bir gün Hakkın vaad ettiği günlerimiz gelecektir, 0 zaman biz de kavuşuruz.
Bir gün bu hasret bitecek; dağ dağa kavuşmasa bile ben sana kavuşacağım.
Hem zaten sen dememiş miydin: “Sen öyle bir hizmete gidiyorsun ki, sütüm sana helal olsun” diye.
Hatta beni uğurlayarak gözyaşlarını gizlemeye çalışıyordun.
Çünkü bu milletin evlatlarının gözyaşlarını dindirmek için benim senden ayrılmam şarttı.
Ben ağlayacaktım, ta ki bizden sonra gelenler hasret çekmesinler.
Başkalarını kurtarmak için gözyaşı dökmek gerek anne!
Gerekirse Ferhat gibi dağlar delip, Mecnun gibi çöller aşmak...
Ve o zaman sevgi destanım yazılacak tarih sayfalarına.
Yer gök konuşacak sevdamızı ,hizmetimizi. Rüzgar ıslıklayacak ismimizi; bülbüller katılacaklar bu sese.
Yankıları saracak ulaşılmaz dağları.Şimşekler gürleyecek bulutlar ağlayacak sevdamıza.
Onlar da bir anne gibi binlerce tohumu besleyecek destanımızı işleyecek tohumlara.
Ve sevdamız duyulacak anne, hayatın aştığı her yerde.
Bizim hicretimiz ,firkatimiz sayesinde cihana sesimizi duyuracağız.
Bu sesle kuzular annesini bulacak, toprak sımsıkı sarılacak kayalara ve sevdamız saracak her zerreyi.
Evlat anneye anne evladına koşacak. Aşık maşukuna, mahluk da Halık’ına koşacak, bir daha ayrılmamacasına.
O zaman biz de kavuşacağız birbirimize anne, belki burada belki de cennet yamaçlarında
. Ama mutlaka kavuşacağız anne. Başımı dizlerine koyup ninniler dinyeceğim senden, doyasıya öpeceğim ellerinden...
Bana dua etmeyi unutma Oğlunun yaptığı hizmetlerin büyüklüğünü düşünerek sil gözyaşlarını...Sen ağlama anne...