Bundan iki yıl önce karanlıklarla dolu bir kalbim vardı, hiçbir inancım yoktu. Maddî hiçbir sıkıntım olmamasına rağmen hayat bana çok sıkıcı ve anlamsız geliyordu. Pek çok kişinin sahip olmadığı ve sahip olmak için can attığı maddî zenginliklere sahip olmama karşılık mânevi yönden herşeyden yoksun bir gönlüm ve bomboş bir kalbim vardı. İnançsızlığım sebebiyle mânâsını kaybeden dünyamda kör ve sağır biri gibi yaşıyordum. Oysa tabiat bana Yaratıcı'nın varlığını anlatmaya çalışıyordu. Ben ise inatla onu inkâr ediyor, inançsızlık sancılan İçinde kıvranıyordum. Maddi hayata öylesine dalmıştım ki mânevi değerlere hiç zaman ayırmıyordum.
Bir hristiyan memleketinde doğdum. Çocukluğum orada geçti. Bu yüzden ilk olarak onların inançlarını tanıdım. Kiliselerdeki ibadetlerine, dini törenlerine pek çok defa katıldım. Ancak bunların hiçbiri benîm ruhumu biraz olsun bile aydınlatmadı. Üstelik kiliselerdeki aşırı gösteriş, süs ve papazlara gösterilen rağbet bende daha çok huzursuzluk meydana getiriyordu. Çünkü inançsız ve objektif bir gözlemci için bunların tabiilikten tamamen uzak yapmacık olduğu kolaylıkla anlaşılabilirdi. Bunlar insanın gözünü kamaştırmakta belki yeterli idiler. Ancak kalplerde sevgi ve huzur kıvılcımları çaktırmakta asla...
Bunun yanında insanların kalbine sevgi, kardeşlik, mutluluk ve nur dolduran bir inanç olmalıydı. Bunları ve dünyadaki kötülükleri gördükçe bunu bütün varlığımla hissediyordum. Ancak yeterli ve gerekli bilgiye sahip olmadan en doğru inancın hangisi olduğuna karar vermek kolay değildi. Ailemin ve benim kimliğimde dini İslâm diye yazıyordu. Ancak bu sadece orada kalıyordu. Bu mevzuda pek bilgim yoktu. Ailem bile bu hususta kâfi bilgiye sahip değildi. Onlar en doğru inancın hiçbirşeye İnanmamak olduğuna inanıyorlardı.
İşte bu şartlar ve durum içinde üniversite imtihanlarına hazırlanıyordum. Zaman çok çabuk geçmiş imtihana gireceğim zamanda iyice yaklaşmıştı. Bu zamanda müthiş bir korku ve ümitsizlik içindeydim. Çok çalışmıştım ama bu bana güven vermiyordu.
Bu zamana kadar isteklerimin pekçoğu ailem tarafından karşılanmıştı. Ama şimdi bana, ne ailem, ne de başka birisi yardım edebilirdi. Bunu çok iyi biliyordum. Ancak çaresiz insanlara yardım eden, herşeye gücü yeten biri olmalıydı.
İmtihan günü yaklaştıkça ruhî durumumu ve kafa yapımı fazla zorlamamak için çalışmalarıma ara verdim. Artık arkadaşlarımla gezip eğlenecek, kafamı dinlendirmek için yorucu olmayan şeyler okuyacaktım. Babam okumaya düşkün bir insandır. Bu yüzden de zengin bir kitaplığımız vardı. İşte buradan seçtiğim kitapları okumağa çalışıyordum. Ancak bir türlü bu kitaplara benliğimi veremiyor, düşüncelerimden sıyrılamıyordum. Bu kitaplarda ruhum bir kurtarıcıyı, ruhuma şifa verici bir gücü arıyordu. Bunu hissediyordum. Ama bunun ne olduğunu kesin olarak bilebilseydim onu o an bulurdum.
Böyle bir durumdayken bir arkadaşımın kitaplığından istifade etmeyi düşündüm. Ondan bir komedi ile "Niçin Müslüman Oldular" adlı kitapları aldım. Bu ikinci kitabı düşünmeden içimden geldiği için almıştım, önce beni daha rahatlatır düşüncesiyle komedi kitabını okumağa başladım. Ancak birkaç sayfa okuduğum halde aklım diğer kitaptaydı. Bundan dolayı elimdeki kitabı anlamam mümkün olmadığından diğer kitabı okumağa başladım. Kitabı okudukça hayrete düşüyor, ruhum huzur, mutluluk ve aydınlıkla doluyordu. Kitabı okudukça başka âlemlere dalıyor. Dünyanın sıkıntı ve karanlıklarından uzaklaşıyordum. İçinde öyle güzel, öylesine temiz düşünceler vardı ki. Okudukça coşuyor yeni yeni sırlar keşfediyordum. Evet artık daha önce idrak edemediğim, çaresiz insanların tek yardımcısı büyük gücü kesin olarak bulmuştum. Artık korkulanın silinmiş bütün kalbim ve varlığımla O'na teslim olmuştum. Bunun neticesinde imtihan gününe kadar hayatım, pek çok kişiden farklı olarak büyük bir ruh huzuru içinde geçti. İmtihan esnasında da büyük güç bana yardım elini uzattı ve bugün en çok istediğim bölümde okuyorum. O günden beri ben kendimi yeni bir hayata doğmuş olarak kabul ediyorum. Herkes bana 18 yaşındasın deseler de ben onlara pek katılmam. Çünkü ben kendimi iki yaşında hissediyorum. O eşsiz, herşeye gücü yeten varlığı, O'nun gösterdiği tertemiz aydınlık dostluk ve muhabbetle dolu en doğru yolu keşfedip, karanlık ve kötü yolu ayırıp bütün varlığımla O eşsiz Yaratıcı'ya bağlandığım gün ben yeniden doğdum. Her saniyemi O'nun varlığının düşüncesiyle anlamlandırıp, O'nun ve Yüce Elçisi'nin eşsizliğini anlatan kitaplarla günden güne kalbimi daha da zenginleştiriyorum