Ariflerden Seri Sekati (k.s) der ki:
"Bir olay üzerine bir kere 'ELHAMDÜLİLLH' dedim; tam otuz yıl bu sözden dolayı istiğfar ediyor,Allah'tan affımı istiyorum.Bu şöyle oldu:
Bir gece,içinde benin dükkanımın da bulunduğu çarşıda yangın çıktı.Bana,'dükkanın yandı ' diye bir haber ulaştı.Hemen gece yarısı dışarı çıkıp olayı öğrenmek istedim.Yolda bir grup insanla karşılaştım,olay yerinden gelenler bana,
Ey Ebu Hasan,'bir çok insanın dükkanı yandı,ama seninki yanmadı' dediler.Bunun üzerine ben de,
"ELHAMDÜLİLLAH,dükkanım kurtuldu"dedim.Sonra biraz düşündüm,hata ettiğimi anladım."Ben,diğer mümin kardeşlerimin mallarının yandığı bir yangında kendi malımın kurtulmasına sevinip nasıl olurda 'elhamdülillah' derim ."diye çok üzüldüm.Bunun bir keffareti olsun diye dükkanda ne varsa hepsini fakirlere dağıttım ve sonra pazarı terk ettim.
Büyük arif Ebu Talib-i Mekki (K.S) der ki:
'Allah Teala,Seri Sakati'nin (k.s) bu samimi niyeti vegüzel ahlakının karşılığını verdi;onun gönlünü dünyadan çekti,kendi muhabbetiyle doldurdu,onu muhabbet makamına yükseltti.Onu bu şekilde nefsinin kendini düşünmesine razı olmaması sebebiyle,ilahi rıza makamına ulaştırdı.'
KISSADAN DERLER
Müminler,iman bağı ile birbirine bağlaşmış,birbirinin parçası yapılmıştır.Bütün müminler bir kalp ve bir beden gibidirler,Sevgiler ve acıkları ortaktır.Birinin sevinmesi her mümini sevindirir,üzülmesi de incitir.Böyle olması da gerekir.Çünkü müminlerin arasındaki sevginin sebebi nefsin keyfi veya bir maddi bir menfaat değil,sadece Allah rızası için olmasındandır.
İman kardeşliğinin hakkı,mümin kardeşlerimizi en azından kendi nefisimiz gibi düşünmemizdir.İman kemale erdikçi,kalp Allah'ı tanıdıkça ve zikirle genişledikçe,sevgi halkası da genişler,hakikat gözükür,Allah rızasının,nefsini kayırmada değil,hak için hizmette olduğu anlaşılır.
HZ.RESULULLAH (s.a.v) buyurur ki:
'müslümanların işleriyle ilgilenmeyen ve onların derdini kendisine dert edinmeyen kimse,onlardan değildir.'